Bahar geldi. Doğa bir değişim içinde. Dünya yenileniyor. Covid 19’u bir felaket gibi görmek yerine,…

Yaşayan ve Öğrenen Okulların Beyaz Zambakları
Yıl 2000. PİSA sınavı birincisi Finlandiya bütün dünyanın ilgi odağı oldu. Beyaz Zambaklar Ülkesinin bu başarısının altındaki sır neydi? Sınıflarında neleri farklı yapıyorlardı? Öğretmen yetiştirme modelleri nasıldı? Her yıl dünyanın dört bir tarafından eğitimciler bu soruların cevabını öğrenmek üzere Finlandiya’ya akın akın gelmeye başladılar.
Finlandiya’da alandaki öğretmenlerin mesleki gelişim sürecinde de toplumun her kesimiyle iş birliği yapılıp, hizmetiçi eğitim alması sağlanmaktadır. Öğretmen içsel denetimle bunu istemekte ve günlük ortalama iki saatini mesleki gelişim için ayırmaktadır.
Biz de ocak ayının sonunda Finlandiya Eğitim Sistemi’ni yerinde incelemek, ders gözlemleri yapmak, öğretmen yetiştirme modellerini yerinde, uygulamayı yapan okulda, o okulun eğitimcilerinden görmek ve dinlemek üzere akademisyen ve öğretmenlerden oluşan bir toplulukla İstanbul’dan Helsinki’ye doğru yola çıktık. Hedefimiz Helsingin Normalisyseo’ydi.
Finlandiya’da 150 yıllık geçmişi olan, tarihi bir okul ve aynı zamanda Helsinki Üniversitesi’nin uygulama okulu. 550 öğrencisi var.
Bünyesinde anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise barındırıyor. Bu okuldaki öğretmenler, öğretmen adaylarına mentörlük yapmaları için üniversite tarafından görevlendirilmiş, üniversite’nin kadrosundaki doktoralı ya da uzman seviyesindeki eğitimciler. Maaşları diğer öğretmenlere göre daha yüksek.
“Helsingin Normalisyseo uygulama okulundaki sunumlar Finlandiya gerçeğinin altını çiziyordu…”
- En iyi öğretmeni seç.
- En doğru sistemle öğretmenini yetiştir.
- Her öğrencinin öğrenebileceği yolu bul.
Finlandiya’da özellikle ilkokul öğretmenleri üniversite’ye girecek öğrencilerin en iyilerinden,%10’luk dilim içerisinden seçiliyor. İki aşamalı bir öğretmen adayı seçim sistemi var.
b) Mülakat (Mülakat birebir yapılmasının yanında grup tartışmalarıyla şekilleniyor.
Bu aşamada özellikle adayın iletişim kurma becerisine odaklanılıyor.)
Çok iyi bir altyapı almış, bilimsel öğrenme ve araştırma yöntemlerini öğrenmiş akademisyen öğretmen artık sınıfa odaklanmıştır.Ders öncesinde kendisi; “Bu kazanımı en iyi nasıl öğretebilirim?”, “Bu konuyla ilgili dünyada ne tür araştırmalar yapılmış?”, “Hangi bilgilere,hangi sonuçlara ulaşılmış?” ders işlenişi sırasında ise öğrencileriyle “Neden öğreniyoruz?”, “Niçin öğreniyoruz?”,“Bu konuda gelecekte neler olabilir?” vb. sorularının cevaplarına odaklanır. Dersi yaklaşık olarak %40 öğretmen, %60 öğrenci aktif olacak şekilde; çözümleme, konuşma, yorumlama ve düşünmeye dayalı bütüncül bir planlamayla işler.
Adsız Okul, cafe, restaurant vb. yerlerde yaptığımız sohbetlerde Finlandiya’da öğretmenliğin çok prestijli bir meslek olduğunu gördük. Eğitimcilerden aldığımız sunumlarda bu prestiji getirenin öğretmen olabilmek için aşılan yolların zorluğunun ve bilimselliğinin olduğunu anladık. Sunum yapan okul müdürü ‘’Bana matematikle ilgili bir şey soracaksanız matematik öğretmenimi çağırayım. O en iyisini bilir. Benim görevim onun hedeflerine ulaşmasında destek olmak’’ diyerek öğretmeninin alan hakimiyetine ne kadar güvendiğini ve saygı duyduğunu gösterdi.
Finlandiya’da alandaki öğretmenlerin mesleki gelişim sürecinde de toplumun her kesimiyle iş birliği yapılıp, hizmetiçi eğitim alması sağlanmaktadır.Öğretmen içsel denetimle bunu istemekte ve günlük ortalama iki saatini mesleki gelişim için ayırmaktadır.
Ülkemizde nispeten düşük puanlarla eğitim fakültesine giren öğretmen adayı, son sınıfta fakültenin seçtiği bir okulda; ilk dönem haftada 2 saat gözlem, ikinci dönem haftada 2 saat ders anlatımıyla mezun olup, genel bir sınavdaki başarısıyla da öğretmenliğe atanabilmektedir. Atandıktan sonra da kendisini sınırlı bir merkezi ve mahalli hizmetiçi eğitim programı beklemektedir.
IMG-20160214-WA0006Eğitim en önemli önceliğimiz. Öğretmen yetiştirme de eğitimin olmazsa olmazı. Bu alanda köklü değişikliklere imza atmamız kaçınılmaz. Üniversite sınavlarında iyinin iyisi öğrencileri eğitim fakültelerine alarak işe başlayabiliriz. Bu tercihi yaptırabilmek için de öğretmenliğin ekonomik olarak cazip hale getirilmesi gerekir ki ekonomide bu yönde kaynak planlaması önem kazanır. Ardından eğitim fakülteleri lisans,yüksek lisans ve pedagojik formasyon ilişkisinde programlanıp, uygulama okulları bağlanarak akademisyenlerin bu okullarda derse girmesi ve fakülteden uygulamaya gelen öğretmen adaylarına mentörlük yapmaları sağlanabilir.Akademisyen öğretmen olarak mezun olan öğretmen adayları, uygulamadan gelen güçleri ile yirmi birinci yüzyılın öğrencilerini yetiştirecek yetkinliğe kavuşmuş olurlar.Göreve başladıktan sonra da hem kamu hem de özel sektör programlarıyla uzaktan öğrenmeyi de kapsayan güçlü bir hizmetiçi eğitimle desteklenip sürekli gelişimleri sağlanabilir. Katıldıkları her hizmetiçi eğitim programı kredilendirilip tayin ve okul başvurularında etkili hale getirilebilirse gönüllü katılım da desteklenmiş olur.
Yazan: Murat KAÇAR
This Post Has 0 Comments