skip to Main Content
0530 401 02 10 info@ekipedu.com

PISA 2018 ve Kısa Bir Değerlendirme

(Eğitimde Kalite ve İşbirliği Platformu), 120 kişiden oluşan bir eğitim ordusu ile 2014 senesinden bu yana Türkiye’de eğitimin değişmesi ve dönüşümü sağlayacak çözümler üretmek için, pedagoji ve girişimciliği birer altın anahtar olarak kullanıyor. Birçok ülkenin eğitime dair olgularını ve ülkemizin gerçeklikleri ile entegre olabilecek sistemleri tarayan, bu toprağa ait eğitim projelerini ortaya koyan EKİP eğitimcileri, PISA sonuçları her açıklandığında; herkes tarafından malumun ilanı olarak görünen bu sonuçlara farklı yaklaşımlar getirmeyi ve okumayı biraz farklı yapmak gerektiğini savunuyor.

2018 PISA sonuçları açıklandıktan sonra, Finlandiya ve Estonya arasındaki tatlı rekabet, Asya’nın başarısı ve altında yatan nedenler üzerine bir yazı yazmak istedik.

2016 Varkey Foundation Küresel Öğretmen Ödülü finalisti ve EKİP danışmanlarından Maarit Rossi, 2019 Ağustos sonunda EKİP ile Finlandiya’ya yaptığımız ziyarette de gözlemlediğimiz duraklama dönemini kendi yazısında yorumluyor:
“Estonya, Finlandiya’yı nasıl geçti?”

Finlandiya’ya nazaran çok daha genç bir ulus olan Estonya birebir Finlandiya sistemini uygulayarak büyük bir ivme yakalıyor zaman içinde. Dünya üzerinde çok az ülke Finlandiya sistemini uygulama yönünde yaklaşım geliştirmesine rağmen, Estonya’nın bu yöndeki tavrını hem zekice hem de cesurca buluyor Maarit Rossi.

Cesurca bulmasının altında yatan neden ise Finlandiya tipi eğitim sisteminin ekonomik yükünün yüksek olması. Estonya bunu göze alıyor. Estonya 20.000 dolar, Finlandiya ise 45.700 dolar kişi başı gelir ile bu riski nispeten kolay alabilecek ülkelerden notunu da eklemekte fayda var.

Estonya’da, Finlandiya’da olduğu gibi eğitim, kitap, yemek, ulaşım ve sağlık bakımı ücretsiz. Her öğrencinin ilgi alanlarına yönelik eğitim alabildiğini, bu alanları ortaya çıkarmada usta öğretmenlerin de bu sistem içinde olmazsa olmaz olduğunu belirtiyor ve bu anlamda eşitliğe bakışın, sadece ekonomik olarak ele alınmadığını da vurguluyor Maarit Rossi. Her öğretmenin özerk olduğunu ve bu özerkliğin yaratıcılığı tetiklediğini de sözlerine ekliyor.

Estonya da Finlandiya gibi çocuğun okulda geçirdiği vakitten ziyade, yaşıtlarıyla oyun oynamasının ve ailesi ile kaliteli zaman geçirmesinin önemine vurgu yapan bir sistem kurgulamış durumda. Finlandiya şu an dünya üzerinde haftalık ders saati konusunda 36,1 saat ile en düşük rakama sahip. Çin, haftalık 57,1 haftalık ders saatine sahipken, Estonya’da ise bu rakam 42,8. Maarit Rossi, Estonya’nın bu yaklaşımını ise zekice bulduğunu söylüyor.

Estonya’nın Finlandiya’yı nasıl geçtiği ile ilgili ise önce iki ülkenin bağımsızlığını elde ettikleri yıllara dikkat etmekte fayda olduğunu söylüyor. Finlandiya, 1917 senesinde SSCB hegemonyasından kurtulurken, Estonya ise çok yeni bir ulus olarak göze çarpıyor ki bağımsızlıklarını 1991’de elde ediyorlar. İki ülke de Rusya kontrolü altında yaşadıklarını bir daha yaşamamak adına “Güven” ve “Yükümlülük” üzerine sistemler inşa ediyorlar. Aslında başarıyı sağlayan şey de, tam olarak bu.

Estonya’ya göre eğitim politikalarını seneler önceden oluşturmaya başlamış Finlandiya, modern toplumun zorlukları ile de daha erken başa çıkmak zorunda kalıyor haliyle. Yeni yaklaşımlar, yeni araştırmalar ve yeni bir sistem arayışı, bazen Avrupa’nın eğitimde parlayan yıldızını, bir diğerinin yanında sönükmüş gibi gösterse de, Maarit takip ettikleri yolun, en iyisi olduğu konusunda çok emin.

Maarit Rossi’nin söyledikleri, hareket halinde olan bir uçağın pilotunun göstergelere, değişkenlere, bilime ve bilgiye sadakatini hatırlatıyor. Uçağın sağlıklı olarak hareket halinde kalması yalnızca bu saydıklarımıza bağlanmış durumda.

Şimdi farklı bir bakış açısıyla gelin bir de Asya tarafından PISA’ya bakalım:

Çin, 2018 PISA sonuçlarına göre üç konuda, dört bölgesiyle de birinciliği alarak, Asya’da inanılması zor sonuçlara imza attı. 13,8 Trilyon dolar GSYİH ile dünya ikincisi olan Çin, 1 Ekim 1949 tarihinde ilan edilen yoksulluğu bitirme stratejisi sayesinde yoksulluğu en fazla azaltan ülke oldu. 1978 senesinde kırsal kesim yoksulluk oranı %97,5 iken bu oran 30 sene sonra %1,7’ye düştü. 770 milyonluk yoksul insan sayısı şu an 16,6 milyona indi.

Bunun sağlanabilmesi için kırsal kesimde yaşayan insanlar şehirlere göç etmek durumunda kalmışlardır. Bu göçün yarattığı etkilerden biri de Çin’de uygulanan “hukou” sistemi nedeni ile göçmen ailelerin çocuklarının şehirdeki ilköğretim okullarına kaydedilmemesi olmuştur. Çin hükümeti kayıt sırasında kütüğe de bakmakta ve bu nedenle göçmen çocukları şehirlerde okuyamamaktadır. Çin’de uygulanan tek çocuk projesinin de sıkı işletilmesi nedeni ile kontrollü bir şekilde şehir okulları başarılı konuma ulaşmışlardır.

Tüm bu açıklamaları yapmamızdaki asıl neden, Çin’in Pisa’daki başarısına güven duyulmaması, bu açıdan geliştirilen yaklaşımların bazı araştırmalarla ortaya konmasıdır.

Eski bir altıncı sınıf öğretmeni ve Harvard politika profesörü olan Tom Loveless şöyle demektedir:
2012 PISA sonuçları açıklandığında, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Şangay örnekleminde kullanılan okulların kentin 15 yaşındaki nüfusunu temsil edebildiğini söylemiş fakat hemen sonrasında ise Çinli uzmanlar, göçmen çocukların rutin olarak Çin’in geri kalanından daha zengin olan Şangay’daki okullardan dışlandığını belirtmiştir.

Loveless şöyle devam etmektedir:

2018 PISA sonuçları açıklandıktan sonra, ülkeler geçmiş kayıtlarına göre beklenen aralıkta sonuçlara imza attılar. Biri hariç. Pekin, Şangay, Jiangsu ve Zhejiang’tan oluşan dört Çin ilinin kısaltması olan B-S-J-Z için puanlar şaşırtıcıydı. 77 uluslararası eğitim sisteminden biri olan B-S-J-Z, okuma, matematik ve fen alanlarında birinci oldu. 2018 grubunun puanları, 2015 grubundan (Değerlendirilen vilayetler arasında Zheijang yerine Guangdong vardı ve buna uygun olarak B-S-J-G olarak adlandırılıyordu) göre oldukça yüksekti. B-S-J-Z’nin puanları okumada 61 puan (494 – 555), matematikte 60 puan (531 – 591) ve fen bilimlerinde 72 puan (518 – 590) daha yüksekti. Bu gibi farklılıklar ne kadar nadir görülür ki?

Loveless bu soruyu sorduktan sonra 2006-2015 arası tüm sonuçları matematiksel olarak mercek altına almış ve Çin’in sonuçlarındaki değişimin, ülke puanlarındaki beklenen ortalama değişimin 6 katı, standart sapmanın ise 7 katı olduğunu ortaya koymuştur.

2015’te katılımcı eyaletler arasında yer almayan Zheijang’ın neden en yüksek nüfusa sahip Guandong’un yerine konduğu ve sonuçların bu değişimden sonra inanılmaz bir şekilde artmasının tesadüf olup olmadığı düşüncesi de bir kenarda durmaktadır.

2009 senesinde, kırsal kesimleri de içeren 12 Çin ilinde uygulanan PISA sonuçlarının sadece Şangay özelinde açıklanması da akıllarda soru işareti bırakmaktadır. 3 sene sonra BBC, Çin hükümetinin OECD’nin asıl verileri açıklamasına engel olduğunu belirten bir haber de yayımlamıştır. Loveless, bu uygulamanın ve havada asılı kalan soruların PISA’nın güvenirliğini zayıflattığını belirtmektedir.

Çin’in eğitimdeki başarısının yalnızca OECD ile ilişkileri veya saptırmalar ile açıklanamayacağının da altını çizmek lazım. Dünyadaki gelişmeleri gözlemleyen, öğrenci merkezli öğrenmeye geçiş yapmaya çalışan, öğretmenin önemini kavramaya başlayan, akran öğrenmesini ve oyun yaklaşımını sınıflara sokan bir yapıya sahip olmalarından dolayıdır ki söz konusu manipülasyonların etkisinden bağımsız olarak bile ilk ondaki yerlerini korumaktadırlar.

Singapur ve Güney Kore’nin eğitimdeki başarısı ise Çin ile ilgili haberlerin gölgesinde kalacağa benzemekte. Halbuki Singapur 1965 yılında Malezya’dan ayrıldığında veya Güney Kore, -resmi olarak 2018 senesinde sona ermiş olsa da- 1953’te ateşkes imzaladıktan sonra, bugünkü duruma gelmelerinin önünde bir çok engel bulunuyordu.

1965’te gıda, enerji ve hatta suda bile dışarıya bağımlı, çevresi düşmanlarla çevrili, doğal kaynak ve sanayisi olmayan bir ülke olan Singapur’un tek avantajı, kendilerine zarardan biraz daha fazla yarar sağlamış olan Lee Kuan Yew gibi bir diktatöre sahip olmasıydı. Pek çok diktatörün aksine liberal ekonominin dinamiklerini benimsemiş olan Lee Kuan, önemli bir ticaret geçiş noktası haline getirdiği ülkesinin bugüne gelmesinde çok etkin rol oynamış. Bugün Singapur, ekonomisi en özgür ülke, politik olarak son derece stabil, Katar ve Lüksemburg’tan sonra kişi başı milli gelirde 57.000 dolar rakamı ile dünyada 3. sırada yer almakta.

Güney Kore de benzer şekilde sadece tungsten ve balık ürünleri ihraç eden bir ülkeyken ve hatta Samsung bu dönemde bu balık ürünlerini ihraç eden firmayken, 1961’de Park-Chung Hee, bir askeri darbe ile başa gelmesi sonrasında sivilleşerek ve serbest piyasanın emirlerini izleyerek 1,65 trilyon dolarlık GSYİH ve 30.000 dolarlık kişi başı gelire sahip bu ülkenin temellerini atmış.

Benzer hikayeler değil mi? Diktatörler, liberal ekonomi… Peki ya eğitim? Eğitim aslında sistemin kendisine hizmet eden, liberal ekonominin oluşturduğu alanlara, üretime, hizmet sektörüne çalışan kazandırmak ve büyümeyi arttırmak için kullanılan bir araç. Bu nedenle başarılı olmak bir zorunluluktur.

Bu nedenle, uzun ders saatlerini, okul saati sonrasında kursları, gece yarısı evlerine varan öğrencileri ve geleneksel pedagojiyi içinde barındıran, veliler tarafından ise “acımasız” olarak değerlendirilen bir sistemden vazgeçmek şu an için bu ülkeler için bir lüks. Fakat sisteme bütünsel açıdan yaklaşarak, önümüzdeki 10 yılda sistemlerini daha öğrenci merkezli bir sisteme dönüştürecekleri konusunda, otoriteler neredeyse hemfikir. Sahip oldukları öğretmen kalitesi ile bunu yapamamaları için önlerinde ciddi bir engel de yok.

Şimdiye kadar iki coğrafyadan bahsettik. Savaşlar ve yokluk içinden çıkmış üç Asya ülkesi ve Avrupa’nın kuzeyinde konuşlanmış, kaderleri benzer iki ülke. Peki Türkiye nerede? Türkiye’nin PISA’da başarılı olması ne kadar önemli? PISA tamamen güvenilir mi? Diğer ülkeler ile eğitim alışverişimiz ne düzeyde? Bu alışverişler bizi hangi boyutta destekler? Örnek almamız gerekenler neler? Bize ait bir eğitim sistemi düşüncesi hayal mi?

Bu konuları da bir sonraki yazımızda ele alalım.

KAYNAKLAR :
1. https://www.washingtonpost.com/education/2019/12/04/china-is-no-pisa-heres-why-its-test-scores-are-hard-believe/
2. http://odsgm.meb.gov.tr/test/analizler/docs/PISA/PISA2015_Ulusal_Rapor.pdf
3. https://www.npr.org/sections/parallels/2016/08/08/488581846/in-china-some-schools-are-playing-with-more-creativity-less-cramming
4. https://www.paganx.org/singapur-mucizesi

This Post Has 0 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top