Bahar geldi. Doğa bir değişim içinde. Dünya yenileniyor. Covid 19’u bir felaket gibi görmek yerine,…

KENDİMİ DİNLİYORUM GÖZLERİM KAPALI
Kalakalmıştım işte yalnızlığın tam orta yerinde. Ben, kendim, düşüncelerim, özüm, her şeyimle bir başıma. Ne yapacağım şimdi, ne yapmalıyım da kendimle kalmamalıyım? Telefona sarılıp her gün birisini mi aramalıyım yoksa yeni bir dizi mi izlemeliyim. Okumadığım kitapları okuyup, yeni tatlar mı denemeliyim. Ya da yeni şeyler öğreneyim en iyisi, mesela resim yapmaya başlayabilirim. Ne yapmalıyım da kendimle baş başa kalmamalıyım?
Korkuyor muyum kendimle kalmaktan, sessizliğin içinde kaybolmaktan? Korkuyor muyum kendimi dinlemekten, neydi beni korkutacak olan? Oysa ki bunca yıl herkesi ve her şeyi dinlemiştim. Neden kaçıyor olabilirdim, neden dinlemiyor? Beni korkutan kendimi dinlediğimde duyacağım sesler mi yoksa duyduklarımla yüzleşememem mi, hangisi?
Şu ana kadar gayet iyi idare etmiştim. Sesleri bastırmış, yukarıya tırmanmalarına engel olmuş, görmezden gelmiştim onları. Ne gerek vardı zaten sakladığım yerden çıkarmaya, ben çok iyiyim böyle.
Ama artık biliyorum ki kaçacak yerim kalmamıştı ve sakladıklarımı gün yüzüne çıkarma, özümle yüzleşme zamanı gelmişti.
Derin bir nefes aldım hiç almadığım kadar, bütün hücrelerim dolmuştu adeta, sonra gözlerimi kapattım ve başladım dinlemeye. Önce korkularım çıktı bir bir yüzeye gözlerini oğuşturarak, sonra kaygılar çıktı önceliği almak için birbirlerini itip kakarak. İşte egolar da geliyor büyük bir ukalalık ve edayla. Kırgınlıklarım boyunları bükük yavaş adımlarla ilerliyor, öfkeler neden ve kime öfkeli olduklarını hatırlamaya çalışırken koşar adımlarla geliyor. Sesini zar zor duyduğum o cılız adımlar hangisine aitti? Tabi ya, zayıflıklarım, içimde en derine sakladıklarım. Siz kalsaydınız bari, sakladığım yerde unutsaydım sizi.
Sonunda hepsi çıkmıştı yukarı. Hep bir ağızdan bağıra bağıra konuşuyorlardı. O kadar uzun zaman susturulmuşlardı ki tekrar susturulmaktan korkuyorlardı. “Teker teker konuşun sizi anlamakta güçlük çekiyorum” dedim, “ bize söz ver, bizi tekrar hapsetmeyeceksin içinin derinliklerine, o zaman sırayla konuşuruz” dediler. Sözüm sözdü özümü bulmak, kendimi kurtarmak için.
Tekrar derin bir nefes aldım özgürleşme yolunda ve başladım dinlemeye büyük bir sükunet ve sabırla.
I was stuck in the middle of the loneliness. Me, myself, my thoughts, my soul and my essence. What am I supposed to do, what sould I do not to stay with myself? Should I get the phone and call people every day or watch a new series? Should I read books I haven’t read and try new flavors? Or I could learn something new, like start painting. What am I supposed to do, not be alone with myself?
Am I afraid to stay with myself, to disappear in silence? Am I afraid to listen to myself, what’s to frighten me? All these years, I’ve listened to everyone and everything. Why would I run away, why wouldn’t I listen? What scares me is the sounds I hear when I listen to myself, or the fact that I can’t face what I hear, which is it?
I’ve handled it pretty well so far. I suppressed the voices, prevented them from climbing up, ignored them. Why I need to take them off anyway, I was okay, I am okay
But now I know I had nowhere to run, and it was time to expose what I had hidden, to face my essence.
I took a deep breath, and all my cells were filled like I never had, and then I closed my eyes and started listening. First, my fears came out, squinting at the surface, then the anxieties came out, pushing each other to take precedence. And here come the egos, with great arrogance and decency. My resentments are humbled by slow steps, the tempers come rushing as I try to remember why and whom they are angry with. Which one of those scrawny steps I could barely hear? Of course, my weaknesses, the ones I hide deep inside me. If you had stayed, I would have forgotten you where I hid you.
They were all up in the end. They were all screaming in unison (together). They had been silenced for so long that they feared being silenced again. I said,” I’m having trouble understanding you, one by one please, “ and they said,” promise us, you won’t lock us up again, deep down inside, then we’ll talk one by one.” My word was my word to find my essence, to save myself.
I took a deep breath again on the path of liberation and began to listen with great calm and patience.
This Post Has 0 Comments