Bahar geldi. Doğa bir değişim içinde. Dünya yenileniyor. Covid 19’u bir felaket gibi görmek yerine,…

FİNLANDİYA NOTLARIM -1
Griygoriy Petrov’un, “ Ak Zambaklar Ülkesinde” kitabını okumak için elime aldığımda yıl 1980’di.
Ülkemde bir askeri darbe olmuş, sokağa çıkma yasakları insanları inanılmaz bir korku kültürüne büründürmüş, demokrasi rafa kaldırılmış ve ben bir bataklıktan, mükemmel bir ülke yaratan, Bojkov’un deyimiyle “Fısıldaşan insanların ülkesi”, Finlandiya’yı okuyorum. Kontrolörlere değil, insana güveni temel alan bir anlayışın oluşturduğu huzur diyarını.
Bir gün ziyaret etme arzusunu kafama iyice yerleştirdiğim, okudukça eğitim sistemini merak ettiğim, ayakkabısız sınıfların masal olduğunu düşündüğüm, gecenin gündüze karıştığı, karanlık zamanlara inat aydınlık düşüncenin hakim olduğu kendi halinde Kuzey Avrupa ülkesi Finlandiya…
“Yeni toplumlar, yeni türküler getirir.” atasözündeki gibi, yeni gelmiş, dinledikçe dinlemek istediğiniz bir türküye benzeyen Finlandiya… İçinizi ısıtan, duygulandıran, sakinliğinde kaybolduğunuz, kültüründe ve geleneğinde şaşkına döndüğünüz, sokaklarında güven soluduğunuz anlamlı hoş bir tını.
İnsanların “iyi ki”leri vardır ya, sosyal medya hesaplarında olur olmaz, yerli yersiz kullanılan.
Benim tam da yerinde kullandığım “iyi ki”mdir EKİP; çok değerli hocalardan oluşan ve Fatih Akdoğan’ın kurucusu olduğu Eğitimde Kalite ve İş Birliği Platformu.
Finlandiya’ya düzenledikleri 9. Eğitim ve Kültür Gezisinde bu yıl yolumuzun kesiştiği EKİP’le tanışmak, bana, “Ak Zambaklar Ülkesi”nin, o çok merak ettiğim Finlandiya’nın kapılarını aralayarak en büyük hayalimi gerçekleştirme olanağı sundu. Yeni tanıştığım otuz üç eğitimciyle böylesine anlamlı, güzel, merak ve öğrenme dolu bir deneyim yaşamaktan, EKİP’in çok değerli eğitimcilerini tanımaktan ve hayalimi gerçekleştirmekten çok mutluyum. Öylesine Finlandiya kokan bir oluşum ki EKİP, anlatamam. Bence Pısa sınavlarını takip eden, dünya literatürünü eğitim açısından irdeleyen, ayakkabısız sınıfları, orman okullarını merak eden herkesin yolunun bir şekilde EKİP ile kesişmesi ve bu güzel deneyimi yaşaması gerekir.
26 – 31 Ağustos 2019 tarihlerinde ziyaret ettiğim, eğitim sistemlerini birebir deneyimleyip notlar aldığım bu güzel ülkeyi, yaptığım gözlemleri, etkilendiğim önemli değer ve kazanımları sizlerle paylaşmanın da mutluluğunu yaşayacağım aynı zamanda.
Orman okullarını, okulöncesinde eğitim alan çocukların okullarının huzur evleri ile aynı bina içinde nasıl yapılandırıldığını, bu yapılanmanın Fin Eğitim Sistemindeki yerini; şehir merkezlerindeki yapıların arasında bulunan mezarlıkları, içindeki oturma banklarını, yürüyüş alanlarını, bisiklet yollarını ve bu normalleşmenin insan üzerindeki olumlu etkilerini anlatacağım. Özel öğretime muhtaç çocuklar ile otistik çocukların, down sendromlu çocuklar ile normal sınıflarda okuyan çocukların aynı okullarda ama farklı yapılandırılmış sınıflarda ve özel öğretmenlerden nasıl eğitim aldıklarını; öğrencilerin 6. Sınıf sonunda dikiş dikmekten yemek yapmaya kadar nasıl temel yaşamsal becerileri kazandıklarını anlatacağım.
Hayata değer veren ve onu koruyan, sağlıklı olmanın temeline yürüme ve spor alışkanlığını oturtan; alanlara, doğanın izin verdiği oranda mütevazi, gösterişsiz ama sağlıklı evler yapan; ormanlık alanları gözü gibi koruyan; başka canlıların yaşamlarına en az kendilerininki kadar saygı duyarak, onların yaşam alanlarına zarar gelmeyecek şekilde doğayı paylaşan Finlilerin duyarlılıklarından; sorumluluk değerine verdikleri tam puanı nasıl ete kemiğe büründürdüklerinden söz edeceğim.
“Fısıldaşan insanlar ülkesi”nden dönerken, koltuğumun altındaki dosyada getirdiklerimi birkaç yazı şeklinde paylaşacağım sizlerle.
Ağustosta bile erken kışı yaşayan bu soğuk ve çoğunlukla puslu ülkenin, insanın içini ısıtan gizli sıcaklığını anlatacağım satırlarda buluşmak üzere…
Hazırlayan: SUZAN KAYGANACI
This Post Has 0 Comments