skip to Main Content
0530 401 02 10 info@ekipedu.com

EV ÖDEVİNE BAKIŞ

Eğitim-öğretim programlarının, yapılan değişiklik ve düzenlemelerle çağa ayak uydurmaya çalıştığı günümüzde, yıllardır eğitimin doğal bir parçası olarak görülen ev ödevleri ile ilgili farklı görüşler ortaya çıkmaya başlamıştır.

Eğitimin paydaşlarının(veli-öğretmen-öğrenci) ev ödevleri konusunda farklı bakış açısı geliştirdikleri ve farklı taleplerinin olduğu görülmektedir. Paydaşların bir kısmı fazlaca ev ödevinin yararını savunup bunun akademik başarıyı artırdığını düşünmektedir. Kimileri ise bunun çocuğun sosyalleşmesini olumsuz etkilediğini, akademik olarak da büyük bir katkısının olmadığını düşünmektedir.

Ev ödevleri öğrenciye sorumluluk kazandırma açısından önem teşkil etmektedir. Bu sorumluluk ile hareket eden öğrenci, ödevin niteliği ile doğru orantılı olarak bağımsız düşünme, zaman yönetimi gibi özellikler kazanmaktadır. Bu noktadan sonra ödevler öğrencilerin eksiklerini tespit edebilecekleri işlevsel araçlar olmaktadır. Ayrıca ödevler ailelerin de çocuğun eğitim sürecine dahil olmasını sağlamaktadır. Dahası akademik olarak veliye fikir vererek eğitim ile ilgili motivasyonun artmasında ve ailenin öğrenciyle birlikte gelecek planlamasında bilinçli hareket etmesinde yönlendirici olmaktadır.

Yapılan çalışmalar öğrencinin sınıf düzeyi, duygusal gelişimi ve kişilik yapısı göz önünde bulundurularak ev ödevi verilmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca sınıf içindeki bireysel farklılıkların göz önünde bulundurularak, yavaş ilerleyen öğrenciler için ev ödevinin tekrar yapıp, eksikleri gidermekte uygun bir araç olduğu unutulmamalıdır.

Günümüzde ev ödevlerinde de yenilikçi bir yaklaşım ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu doğrultuda öğrencilere düşünme becerilerini geliştiren, kendilerini ifade etmelerine olanak tanıyan ev ödevleri verilmektedir.

Duke Üniversitesi Psikoloji ve Sinir Bilimi Bölümü’nden Prof. Dr. Harris Cooper, ev ödevi üzerine çalışmalarıyla bu konuda dünyanın en önemli uzmanlarından biri olarak Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir haberde görüşlerini şöyle belirtiyor:

“Ev ödevleri akademik başarıyı artırıyor mu?” araştırması bir gerçeği güçlü bir şekilde gözler önüne seriyor. Ödev yapan öğrenciler, yapmayanlara göre okulda daha başarılı. Fakat araştırma ayrıca ödevlerin miktarının ve türünün de çocuğun gelişim düzeyine göre verilmesi gerektiğini de ortaya koyuyor. Öğretmenler genellikle “10 Dakika Kuralı”nı uyguluyor. Öğrencinin eve geldiğinde ödev için harcaması gereken dakikanın, bulunduğu sınıfa göre verilmesi gerektiğini söylüyor. Yani buna göre, ilkokul ikinci sınıftaki bir öğrenci için ödev başında geçirilmesi gereken süre yirmi dakika olmalı. ABD’nde Ulusal Eğitim Birliği (The National Education Assocation) ve Ulusal Veli-Öğretmen Birliği (National Parent Teacher Assocation) de bu kuralı uygun bulduklarını belirtiyor. Eğer ikinci sınıf öğrencisi eve iki saatini alacak ödevlerle geliyorsa, bu hiç iyi değil. Aynı zamanda on birinci sınıftaki bir öğrenci de ödev başında beş saatini geçiriyorsa, bu da çok fazla yük demektedir.

SÜRE ARTTIKÇA VERİM DÜŞÜYOR
Ev ödevinde süre arttıkça verim de düşer. Çok az ödev iyi değil, çok fazla ödevin de faydadan çok zararı var. Peki öğretmenler ne yapmalı? Bir öğretmen ödev verirken, kendi deneyimlerini kullanmalı. Deneyimler ve araştırmalardaki kanıtları bir araya getirerek çocuk için en uygun(ideal) süreyi belirlemek gerekiyor. Eğer ödevin kalitesi ve miktarı uygun olursa, ailelerin de faydasına olur ve şikayet etmeyi bırakırlar.

AİLELERE FİKİR VERİYOR
Ev ödevinin bağımsız öğrenme ve sorumlu karakter özelliklerinin gelişmesinde olumlu etkisi de olabilir. Bunlar ilerleyen yıllarda öğrencilerin hayati becerileri haline dönüşebilir. Ayrıca ev ödevi ailelere, okulda neler olduğu yönünde ip uçları verebilir ve çocuklarının akademik yönden güçlü ve zayıf yönlerini görmesine de fırsat verebilir. Ev ödevleri sayesinde benim de iki velim, ev ödevleri onlara gösterene dek çocuklarında öğrenme bozukluğu olduğunu kabul etmek ve buna inanmak istemediklerini söylemiştir.

Belki yirmi dakika boyunca velileri de işe dahil etmeli, diğer işlerine ayırdıkları (özellikle televizyon, telefon)zamandan biraz almalı. Burada özellikle anne-babaların çocuklarıyla yediği akşam yemeklerini yada birlikte yaptıkları etkileşim ve iletişim içinde bulundukları oyun, etkinlik zamanlarını kastetmediğimi belirtmek istiyorum.

Bütün bu çalışmalar, sürekli gelişen, hızla değişen çağı yakalamak ve geleceği daha iyiye taşımak için, öğrenci yararına sürdürülmeye devam edecektir.

Hazırlayan: Güler Akpınar

This Post Has 0 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top