Bahar geldi. Doğa bir değişim içinde. Dünya yenileniyor. Covid 19’u bir felaket gibi görmek yerine,…

DUR! NEFES AL! SAKİNLEŞ!
Değerli Okuyucularımız,
Sizlerle “Hayat eve sığar, evde kal.” uyarılarını dikkate alarak, evde geçirdiğimiz bu süreci öğretmen-öğrenci-veli-okul sistemi gözüyle paylaşmak istiyorum.
Değerli velilerimiz, eğitimcilerimiz, öğrencilerimiz,
Sayın bakanımızın dediği gibi, “Eğitimde olan kayıplarımız bir şekilde telafi eğitimlerle tamamlanacaktır. Emin olunuz.” Eğitimdeki açık muhakkak kapanacaktır, biraz güç olsa da soğukkanlı ve sakin olmamız gerekir.
Sürekli virüs salgınından bahsederek can sıkmak hoş değil elbet. Ancak salgının götürüleri kadar olmasa da getirileri de var. Bu yeni duruma alışma süreci bize esasında çok şey öğretmeye başladı bile.
Öğretmenler açısından bakarsak; her sabah işe gider gibi uyanıp, Online ders takibi, uzaktan eğitim, ödev takibi, velilere ve yöneticilere rapor vermek gibi yükümlülüklerimiz var. Evet, mesai saatimizi fazlasıyla aşmaya başladık. Okulların açık olduğu döneme göre birçoğumuz daha çok çalışır olduk. Daha önemlisi mesai saati kavramı kalmadı. Çocuklarımız uygun olmadığımız saatlerde arayabiliyor, bir şey soruyor kıramıyoruz. Bazen velilerimiz de arıyor, onlara da bir şey söylemeye dilimiz varmıyor. Telefon ve bilgisayardan gözümüzün ışığı söndü. Ancak bu süreçte bilgisayarı olmayan, tableti yeni programları artık kaldırmayan, ya da bilgisayarının sesi-görüntüsü bozuk olan çokça arkadaşım tüm uyarılara rağmen bilgisayar almak için dışarı çıkmak zorunda kaldı. Sorunları çözüp eğitimlere başlayınca belki kamera karşısında özlediğimiz çocuklarımıza bakıp iç geçirirken, diğer yandan da pufidik terliklerimizin üzerine giydiğimiz şık gömlekli halimize gülüyoruzdur. Ancak şu bir gerçek ki, gencinden yaşlısına hepimiz teknolojiyi öğrenmek ‘zorunda’ kaldık. Şimdilerde çok konuşulan “Zaten gelecekte Online eğitim olacak” sözlerini yadırgamaz olduk. Bu anlamda kendimizi geliştirdiğimiz her an, kendimize ve belki de geleceğimize yatırım olabilir.
Gelelim veli ve öğrencilere… Evinde bilgisayarı olmayan ya da aynı evde ağabeyi veya ablası da öğrenci olan ve tek bilgisayarı paylaşmak zorunda olan öğrenciler bir yana, itiraf etmek gerekirse biz öğretmenler online eğitimlerde ödevlerin takibini, öğrencinin ders içi tutumunu çok daha ciddi ve günü gününe rapor etmeye başladık. Bunların sağlanması elbette kurumların sistemli ve düzenli bir alt yapı çalışmasının ürünü. Ancak ev işleri, çocuklar, yemek, temizlik derken bir de çocuklarının ödev-ders takibini yapma, çeşitli yöntemlerle çocuğunun sorumluluğunu yerine getirmesini sağlamaya çalışma görevleriyle en çok cefayı çeken ebeveynler desem haksız sayılmam. Ya da velilerin hakkını teslim etmek diyelim. Ebeveynler çocuklarının arkadaşlarıyla olan yazışmalarını, kullandıkları dili (hele bir de ergenlik dönemindeyse), durumu kurtarma adına söylenen ufak tefek ‘doğru olmayan’ savunmalarını normal zamanda pek gözlemleyemeyebiliyorlar. Özellikle ergenlik dönemindeki öğrencilerin ödev yaptım deyip yapmaması, ya da “Online dersteyim anne” diyerek odasında oyun oynayan çocuğun pembe yalanları ortaya çıkmaya başlaması gibi durumlar ne yazık ki bazı ailelerde ebeveyn-çocuk çatışmasını da beraberinde getirmeye başlıyor. Virüs sebebiyle evde kalan aileler arasında şiddetli geçimsizliğin arttığı söyleniyor, ne olur ne olmaz, sakinliğimizi koruyup anlayışlı olmaya gayret edelim 🙂 Hem kim bilir, belki de bu sürecin aile ilişkilerine en büyük katkısı çocuğu çok daha iyi tanıyıp anlayabilmek olacaktır 🙂
Sonuç olarak elbette hepimiz ön göremediğimiz, bilmediğimiz bir süreçten geçiyoruz. Çocuklarımızın eğitim sürecine öğretmenlerin en yüksek düzeyde katkısının bulunması gerektiğinin farkındayız. Tüm bu yaşadıklarımıza bakınca, öncelikle böyle olağanüstü durumlarda hepimizin –ister öğretmen, ister öğrenci, ister yönetici- önce sakinleşip ardından bu süreci anlayıp sindirmemiz gerekiyor. Vücudumuzun evde kalmaya alışması, insanın yaşam koşullarının değişmesi, en başta zihinsel olarak yoruyor. Bir anda hayatımızda bir şeyler olurken öte yandan uzaktan eğitim, Online eğitim, programlar yüklemek, kaldırmak, toplantılar yapmak gibi işlerin yürütülmesi sürecine girmemiz, hali hazırda depresyona eğilimli bir toplum olarak panik halimizi iyice tetikleyebilir. Gelecekten endişe etmeye başlayabiliriz. Her zaman her durumda ister öğretmen, ister veli, ister öğrenci… Hepimizin, tüm insanların en temel ihtiyacı önce bir durmak. Evet durmak. Ardından nefes almak ve sakinleşmek! Yani her olağanüstü durumda ilk işimiz şu olmalı: “Dur, Nefes al, Sakinleş.” Baş harfleriyle DNS! Bunları sağlarsak eminim huzurla her şeyin üstesinden geleceğiz.
Herkese sağlıklı günler dilerim…
This Post Has 0 Comments